Çok güzel karikatürler şuan bu yazının üstündeki resim bize ders veriyor.
17 Nisan 2012 Salı
Eğitim, Eğitim Yine Eğitim
İnsanın orunlu* olması için,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Yaşamını bir güzel sürmesi için,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Karanlığı kov ki aydınlık olsun,
Erinç, gönenç ile mutluluk dolsun,
Yalandan sıyrılıp doğruluk olsun,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Öğreten insana köle olmalı,
İnsanlık için bilgiyle dolmalı,
İyi, doğru ve güzeli bulmalı,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitim olmazsa çıkar yol olmaz,
Ne çare bulunur ne yara onmaz,
Sayarsın yerinde, ilerlemek olmaz,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitilen insan aranan olur,
Çalışır, boş durmaz, üretken olur,
Engeller kaybolur, dümdüz yol olur,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Her yaşta eğitenin yanında ol,
Bilgisiz kalmayıp, bilgi ile dol,
Erime, başarıya kavuşturan yol,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Şahinim der eğitimsağlıklı yoldur,
Boş durma, dimağın bilgiyle doldur,
Ol bilinçli yurttaş, gerisi kuldur,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Karanlığı kov ki aydınlık olsun,
Erinç, gönenç ile mutluluk dolsun,
Yalandan sıyrılıp doğruluk olsun,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Öğreten insana köle olmalı,
İnsanlık için bilgiyle dolmalı,
İyi, doğru ve güzeli bulmalı,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitim olmazsa çıkar yol olmaz,
Ne çare bulunur ne yara onmaz,
Sayarsın yerinde, ilerlemek olmaz,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Eğitilen insan aranan olur,
Çalışır, boş durmaz, üretken olur,
Engeller kaybolur, dümdüz yol olur,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Her yaşta eğitenin yanında ol,
Bilgisiz kalmayıp, bilgi ile dol,
Erime, başarıya kavuşturan yol,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Şahinim der eğitim
Boş durma, dimağın bilgiyle doldur,
Ol bilinçli yurttaş, gerisi kuldur,
Eğitim, eğitim yine eğitim!
Mustafa Şahin
Kaynak:http://www.antoloji.com/egitim-egitim-yine-egitim-siiri/
KIRLANGIÇ İLE SERÇE Fabl
KIRLANGIÇ İLE SERÇE
Kırlangıç ile serçe dost olmuşlar. Birlikte gezip dolaşmaya başlamışlar. Diğer kırlangıçlar önceleri bu duruma ses çıkarmamışlar. Fakat kırlangıç serçeyi yuvasına getirmeye başlayınca işler değişmiş. Kırlangıcın yuvası ahşap, boş bir evin saçak altındaymış ve burada pek çok kırlangıç yuvası varmış. Serçenin gelip gitmesi, kırlangıçları rahatsız etmiş.
Kırlangıçlar toplanıp bir sözcü seçmişler. Sözcü uygun bir zamanda kırlangıca konuyu açmış ve serçeyi yuvasına getirmemesini söylemiş.
Kırlangıç biraz direttiyse de sonunda genel isteğe boyun eğmek zorunda kalmış. Bir gece serçe yuvasında uyurken aniden uyanmış. Dalları arasına yuva kurduğu ağaç sallanıyormuş. Uçup çevreyi şöyle bir kolaçan etmiş. O zaman bunun bir yer sarsıntısı olduğunu anlamış.
Aklına dostu kırlangıç gelmiş. Kırlangıcın yuvasına gitmiş, onu uyandırmış. Kırlangıca diğer kırlangıçları uyandırmasını, ahşap evin sarsıntıdan yıkılabileceğini söylemiş. Kırlangıç söyleneni yapmış. Son kırlangıç da kaçınca ahşap ev yıkılmış. Daha sonra kırlangıçlar başka bir evin saçak altına yeni yuvalar yapmışlar ve yaşamlarını borçlu oldukları dost serçenin kırlangıcın yuvasına gelip gitmesine karşı çıkmamışlar.
Kaynak: http://www.nuveforum.net/2572-serdar-yildirim/269704-fabl-hikayeleri/
Kırlangıç ile serçe dost olmuşlar. Birlikte gezip dolaşmaya başlamışlar. Diğer kırlangıçlar önceleri bu duruma ses çıkarmamışlar. Fakat kırlangıç serçeyi yuvasına getirmeye başlayınca işler değişmiş. Kırlangıcın yuvası ahşap, boş bir evin saçak altındaymış ve burada pek çok kırlangıç yuvası varmış. Serçenin gelip gitmesi, kırlangıçları rahatsız etmiş.
Kırlangıçlar toplanıp bir sözcü seçmişler. Sözcü uygun bir zamanda kırlangıca konuyu açmış ve serçeyi yuvasına getirmemesini söylemiş.
Kırlangıç biraz direttiyse de sonunda genel isteğe boyun eğmek zorunda kalmış. Bir gece serçe yuvasında uyurken aniden uyanmış. Dalları arasına yuva kurduğu ağaç sallanıyormuş. Uçup çevreyi şöyle bir kolaçan etmiş. O zaman bunun bir yer sarsıntısı olduğunu anlamış.
Aklına dostu kırlangıç gelmiş. Kırlangıcın yuvasına gitmiş, onu uyandırmış. Kırlangıca diğer kırlangıçları uyandırmasını, ahşap evin sarsıntıdan yıkılabileceğini söylemiş. Kırlangıç söyleneni yapmış. Son kırlangıç da kaçınca ahşap ev yıkılmış. Daha sonra kırlangıçlar başka bir evin saçak altına yeni yuvalar yapmışlar ve yaşamlarını borçlu oldukları dost serçenin kırlangıcın yuvasına gelip gitmesine karşı çıkmamışlar.
Kaynak: http://www.nuveforum.net/2572-serdar-yildirim/269704-fabl-hikayeleri/
Benim Kahramanım
Rüzgar
Rüzgardı adım,hızlı adımım...
Puanları toplar,takarım kaskı...
Basmadık yer bırakmam
kasabada,kimse yetişemez
benim hızıma...
Kaynak:http://www.trt.net.tr/trtcocuk/kasaba/
Rüzgardı adım,hızlı adımım...
Puanları toplar,takarım kaskı...
Basmadık yer bırakmam
kasabada,kimse yetişemez
benim hızıma...
Kaynak:http://www.trt.net.tr/trtcocuk/kasaba/
16 Nisan 2012 Pazartesi
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut Silistre
Adı : Vatan Yahut Silistre
Yazarı : Namık Kemal
Tercüme Eser İse Tercümanı : Kenan AKYÜZ
Yayınevi : Gökşin Yayın Yayın Yılı : 1984
Konusu: Silistre bugünkü Bulgaristan’da Tuna ırmağının kıyısında, bir kenttir. 1388 yılında Türkler tarafından fethedilen Silistre, 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında çok kalabalık bir Rus ordusu tarafından kuşatılmış, Musa Hulusi Paşa kumandanlığındaki Türk kuvvetleri kırk gün boyunca, kaleyi kahramanca savunurlar. Kitapta, asıl verilmek istenen Vatan Sevgisi’dir. Bunun yanında, Silistre Kalesi’ne yardıma koşan gönüllüler ve bunlardan İslam Bey ile Zekiye’nin aşkı da anlatılmaktadır.
Özeti: İslam Bey, gönüllü olarak orduya gideceğinden dolayı uzaktan sevmekte olduğu Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. Zekiye’ye, kendisi hakkında beslediği sevgiyi anlatır. Kız da ona karşı kayıtsız olmadığı gibi, onun arkasından o da erkek elbisesi giyerek gönüllüler takımına karışır, Silistre’ye kadar gider. Silistre’de kuşatma altında kalırlar. Bu arada İslam Bey yaralanır, ona, Âdem ismini almış olan Zekiye bakar. Yaralı olduğu halde İslam, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Dönüşlerinde düşman kuşatmayı kaldırıp çekilmiş vaziyette bulurlar. Kumandan Sıtkı Bey de. Zekiye’nin vaktiyle bir namus meselesinde itaatsizlik ettiği için keçe külah edilmiş olduğundan asıl adı olan Ahmet’i değiştirip Sıtkı’yı kullanarak yeniden askerlikte rütbesi kazanmış olan babası çıkar. İslam ile Zekiye’nin düğünleri kazanılan savaşın mutluluğuyla birlikte yapılır.
Kaynak:http://www.bilgicik.com/yazi/vatan-yahut-silistre-namik-kemal-roman-kitap-ozeti/
Düzenleme:Ömer Faruk ÇEZİK
Kongo Cumhuriyeti
Kongo Cumhuriyeti hakkında ansiklopedik bilgi
DEVLETİN ADI: Kongo Halk Cumhûriyeti
BAŞ ŞEHRİ: Brazzaville
NÜFUSU: 2.692.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 342.000 km2
RESMİ DİLİ: Fransızca ve Yerli Diller
DİNİ: Hıristiyanlık, Müslümanlık, Yerli Dinler
PARA BİRİMİ: Afrika Doları
Afrika’nın batısında yer alan bir ülke. Kuzeyinde Kamerun ve Orta Afrika Cumhûriyeti, doğusunda Zaire, batısında Gabon, güney batısında Atlas Okyanusu yer alır.
Târihi
Bugünkü Kongo’nun bulunduğu yerde eskiden, güçlü bir Kongo Krallığı vardı.On altıncı yüzyılda bu krallık en parlak dönemine ulaşmıştı.Fakat bu asırdan sonra iç kargaşalıklar yüzünden çökmeye başladı.
Avrupalıların gelişi, bu krallığın yıkılmasına sebep oldu. Bölgeye ilk defâ on beşinci yüzyılda Portekizliler geldi. On yedinci ve on sekizinci yüzyılda Fransızlar da gelerek buralarda esir ticâreti yapmaya başladılar. Esir ticâreti ve kölelik yasaklandıktan sonra, Fransızlar bölgeyi sömürge hâline getirdiler ve Brazzaville’de bir üs kurdular. Yerlilerle anlaşarak bütün bölgeyi Fransız hâkimiyetine soktular. Kongo 1903’te, Fransız Ekvator Afrikası Federasyonunun bir üyesiydi. 1958’de bu federasyonun dağılmasıyla Kongo, Fransız Milletler topluluğunun içinde hür bir yapıya sâhip oldu. 1960 yılında tam bağımsız bir ülke oldu. 1970’den sonra yapılan idâre değişikliğiyle Marksist bir rejime geçti ve devletin adı Kongo Halk Cumhûriyeti olarak değiştirildi. Komünist idâre siyâsî istikrarsızlığın üstesinden gelemedi. Çeşitli darbelerden sonra başa geçen Albay Denis 1979’da kabûl edilen anayasa ile tek parti yönetimini sürdürdü. 1991’de devlet başkanı Denis partisinden ve Katolik kilisesinden gelen baskılar üzerine bir ulusal konferansın toplanmasını kabul etti. Konferansta anayasa yeniden hazırlandı ve Geçici Ulusal Birlik Hükûmeti kuruldu. Başbakanlığa André Milango getirildi. 1992’de yapılan halk oylaması ile yeni anayasa kabul edildi. Temmuz ayında yapılan iki kademeli seçimler neticesinde Sosyal Demokrasi İçin Afrika Birliği mecliste en çok sandalyeye sâhib oldu. Ağustos ayında yapılan ve iki kademeli devlet başkanlığı seçimini ise Pascal Lissouba kazandı. Kurulan koalisyon hükûmeti güven oyu alamayınca, Devlet Başkanı Lissouba, meclisi fes ederek, yeni erken seçimlere gidileceğini açıkladı. Claude Antoine Dacosta 6 Aralalıkta genel seçimleri hazırlamak üzere Ulusal Birlik Hükûmetini kurmakla görevlendirildi.
Fizikî Yapı
Kongo’nun kuzey bölümünden ekvator çizgisi geçer. Ülkenin doğusunu Kongo ve Ubangi ırmakları meydana getirir. Batıda Atlas Okyanusu kıyısında dar bir toprak şeridi vardır. Zaire Irmağı ülkenin doğusunda sınır meydana getirir.
Ülke, yüksekliği 500 ile 1000 metre arasında değişen bir yayla görünümündedir.
Kıyı bölgesi, oldukça engebesizdir. Kuzeyde, kıyıyı kumullar örter. Kouliou Irmağının ağzı bataklıklarla örtülüdür. Dar bir şerit meydana getiren kıyı ovasından sonra Mayoumbe Dağları başlar. Doğuya gidildikçe, verimli bir vâdi olan Niari Vâdisinin kuzeyinde bâzı akarsuların kaynaklandığı bir yayla vardır. Kuzeydeki Sangha bölgesi yoğun ekvator ormanlarıyla kaplıdır.
İklim
Kongo’da ekvator çizgisinin üzerinde olmasından dolayı ekvator iklimi hüküm sürer. Sıcaklık yüksek, yağış fazladır. Yılın her mevsimi yağışlı geçer. Yıllık yağış ortalaması, 2000-2500 mm arasında değişir. Yıllık sıcaklık ortalaması ise 21 ile 27°C arasındadır.
Tabiî Kaynakları
Ülkenin bitki örtüsü, ekvatoral bölge bitkilerinden meydana gelir ve büyük bir bölümünde balta girmemiş ormanlar bulunur. Ormanların yarısına yakın kısmı Mayoumbe ve Chaike bölgesinde diğer kısmı ise güneyde yer alır. Doğu kısmında ise yer yer ağaçlık ve savanlarla kaplı arâzi bulunur.
Ülkede en çok potasyum rezervleri bulunur ve dünyada en çok potasyum çıkaran ülkelerin arasındadır. Bunun yanında petrol, çinko, kalay, kurşun, bakır ve altın yatakları varsa da bunlar çok azdır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
2.692.000 olan ülke nüfûsu Buteke, Bakonga, M’Bachive ve Sangha olmak üzere dört etnik gruptan meydana gelmiştir. Bunun yanında çoğunluğunu Fransız asıllı Avrupalıların meydana getirdiği beyazlar vardır. Halkın % 40’ı şehirlerde yaşar. Ülkenin en büyük şehirleri başşehir Brazzaville ile Pointe Noive’dir.
Ülkede kullanılan ve resmen kabûl edilen, Fransızca ile Lingala dili ve Kikongo dili konuşulur. Halkın % 48’i Hıristiyan, % 4’ü Müslüman, geri kalan kısmı ise yerel inançlara bağlıdır.
Yeteri kadar okul olmamasına rağmen 6 ilâ 16 yaş arasında eğitim mecburiyeti vardır. Buna rağmen halkın ancak % 22’si okuma yazma bilmektedir. Ülkede 1971 yılında öğretime açılmış bir üniversite vardır.
Siyâsî Hayat
Kongo, komünist rejimle yönetilen bir ülkedir. Sadece tek bir siyâsî parti vardır. 1973 Haziran ayında referanduma sunulan anayasa ile 115 üyeli Ulusal Halk Meclisi kurulmuştur.
Ekonomi
Tarım: Kongo’nun ekonomisi tarıma dayanır. Köylüler, ekime elverişli toprakları, en ilkel metodlarla işler. Geleneksel tarım ürünlerinin yanısıra yağ palmiyesi, manyok, yer fıstığı, şekerkamışı, kauçuk, tatlı patates, muz, kakao ve tütün başlıca ürünlerdendir. Niari Vâdisi tarıma en uygun bir vâdidir.
Ormancılık: Ekvatoral iklime sâhip olması, ülkede büyük tropikal ormanların meydana gelmesine sebep olmuştur. Yıllık kereste üretimi 1.000.000 ton civârındadır. Ormanlar ülkenin başlıca gelir kaynağı olup, ihrâcatın yarısını orman ürünlerinden sağlar.
Sanâyi: Ülkede, sanâyi yeni yeni gelişmeye başlamıştır. Sanâyi olarak sâdece tekstil, sabun, hurma yağı, sigara, cam, lastik, çimento ve kontraplâk fabrikaları vardır. Ağır sanâyi hemen hemen hiç gelişmemiştir. Kouilou Irmağı üzerinde kurulması plânlanan bir hidroelektrik santralı ile sanayinin büyük gelişmeler göstereceği tahmin edilmektedir.
Ticâret: Kongo’nun ihraç ettikleri arasında şeker, kahve, kakao, tütün ve orman ürünleri gelir. İthâlâtta ise ağır sanâyi ürünleri, makinalar, ulaşım araçları, et başlıcalarını meydana getirir. İhrâcatının % 14’ü, ithâlâtının % 57’si Fransa ile olmaktadır. Diğer gelir kaynaklarından birisi olan elmas, ihraç edilerek ekonomide önemli yer tutar. Elmas, Kongo’da çıkarılmayıp, Zaire’den kaçırılmaktadır.
Ulaşım: Kongo’da, karayolu ulaşımı ülkenin ihtiyâcına yetmemektedir. 11.000 km olan kara yollarının ancak % 5’i asfaltla kaplıdır. Ülkede ancak 800 km uzunluğunda bir demiryolu vardır. Nehirlerden Kongo ve Ubangi nehirleri ulaşıma elverişlidir. Ticâretinin büyük kısmını nehir ulaşımı sağlar. Pointe-Noire ve Brazzaville limanları oldukça işlektir. Brazzaville’de milletlerarası bir hava limanı vardır.
Kaynak:http://www.forumalev.net/soru-lar-ve-cevap-lar/364771-kongo-ulkesinin-geleneksel-giyecek-ve-yemekleri-yerlesim-ozellikleri.html
2 Nisan 2012 Pazartesi
Sol Ayağım
Chrısty yirmi üç kardeşli ailenin bir çocuğudur.Chrısty dört aylıktan sonra farklı gelişmeler göstermiştir.Boynu hep arkaya düşüyor,bilekleri geriye kayıyordu.Bu sorunları ailesi kendileri çözmeye çalıştılar. Ama başarılı olamadılar.Chrısty bir yaşına geldiğinde doktora gittiler.Doktorlar çocuğun beyinsel özürlü olduğunu söylediler.Ailesi çocuklarının özürlü olduğunu kabul etmek istemiyordu.Beş yaşına kadar Chrısty hep böyle yaşadı.Tepki veremiyor,konuşamıyor,yürüyemiyordu.Derken Chrısty bir akşam herkes evde otururken ders yapan kardeşi Mona'nın elinden sol ayağıyla kalemi aldı ve karalama yapmaya başladı.Ailesi ve kendisi de bu harekete şaşırmıştı.Annesi Chrısty'le ilgileniyor ve ona alfabe öğretiyordu.Bir gün eve grip olan kardeşi Mona'yı tedaviye mahalle doktoru gelmişti . Chrısty'ni yazı yazarken görmüş ve oldukça şaşırmıştı.Sol ayağı Chrısty'nin herşeyiydi.Her ihtiyacını onunla karşılıyordu.Chrısty'nin bir arabası vardı.Bununla kardeşleriyle beraber dışarı çıkabiliyordu.Bir gün arabası kırıldı ve Chrısty sürekli evde oturmaya başlamıştı.Chrısty artık sürekli düşünüyor ve kendi halinden nefret ediyordu; dış görüntüsünden ve insanların ona bakışlarından.Chrısty oniki yaşına geldiğinde annesi birdaha doğum yaptı ve onun için hastanedeydi.Chrısty'e bakmak için eve bir kız geliyordu .Chrısty kıza aşık oldu.Kız Chrısty'ni sakinleştiriyor ve çevresiyle ilişkisini kolaylaştırıyordu.Ayrıca resim yapma hobisini kazandırmıştı.Fakat Chrısty onbeşine geldiğinde caddelerindeki Jenny'e aşık oldu.Fakat Jenny,Chrısty'le ilgilenmiyordu . Chrısty bunun görüntüsünden dolayı olduğunu biliyordu.
Chrısty her geçen gün daha da içine kapandı.Kardeşleri evleniyor ve çocukları oluyordu.O ailesinden uzaklaştığını hissediyordu.On yedi yaşındaydı ve artık sürekli resim yapmaktan sıkılmıştı.O yüzden küçük hikayeler yazıyordu.Bir gün ailesi Chrısty'ni zar zor bulduğu parayla seyahate gönderdi.Bu seyahatte Chrısty gibi özürlü çocuklar vardı.Chrısty burada kendisi gibi insanlarla vakit geçirdi.Kiliselere gidip iyileşmesi için dualar etti.Chrısty burada kendisine güven duymaya başladı.Bir haftalık seyahatten sonra eve geldiğinde yine eski Chrıstyndi.Yine kendi halini düşünüyordu.Yine böyle bir gündü eve bir adam geldi.Bu küçükken Chrısty'ni görüp sol ayağını kullanmasından çok etkilenen doktordu.Chrısty'ne yardım edebileceğini fakat tedaviye cevap verebileceğini anlamak için onu Londraya göndermek istemişti.Chrısty ve ailesi bu beklenmedik olay karşısında oldukça sevinmiş ve Chrısty düzelebileceğini öğrenince kendisine özgüveni gelmişti.Ama önce Londraya gidildi . Chrısty'nin tedaviye yanıt verebileceği anlaşıldı.Chrısty geri döndü ve fizik tedavisine başladı.Artık hergün kliniğe tedaviye gidiyordu.Chrısty'nin homurdanmaları bir süre sonra konuşmaya çevrildi .Artık konuşabiliyordu.Chrısty kendi hayat hikayesini yazmaya başlamıştı.Kitabı yazarken doktorundan yardım alıyordu.Çünkü o da oyunlar yazıyordu.Doktoru Chrısty'nin daha iyi bir şekilde yazabilmesi için bir hoca tutmuştu.Chrısty kitabının yarısını bitirmişti.Doktoru beyinsel özürlüler semineri olacağını ve Chrısty'nin kitabını burada okumasını istedi. Chrısty'de kabul etti.Chrısty seminerde yazdıklarını okudu.O gecede ailesi,doktorları ve izleyen seyirciler Chrısty'le gurur duydular.
Chrısty her geçen gün daha da içine kapandı.Kardeşleri evleniyor ve çocukları oluyordu.O ailesinden uzaklaştığını hissediyordu.On yedi yaşındaydı ve artık sürekli resim yapmaktan sıkılmıştı.O yüzden küçük hikayeler yazıyordu.Bir gün ailesi Chrısty'ni zar zor bulduğu parayla seyahate gönderdi.Bu seyahatte Chrısty gibi özürlü çocuklar vardı.Chrısty burada kendisi gibi insanlarla vakit geçirdi.Kiliselere gidip iyileşmesi için dualar etti.Chrısty burada kendisine güven duymaya başladı.Bir haftalık seyahatten sonra eve geldiğinde yine eski Chrıstyndi.Yine kendi halini düşünüyordu.Yine böyle bir gündü eve bir adam geldi.Bu küçükken Chrısty'ni görüp sol ayağını kullanmasından çok etkilenen doktordu.Chrısty'ne yardım edebileceğini fakat tedaviye cevap verebileceğini anlamak için onu Londraya göndermek istemişti.Chrısty ve ailesi bu beklenmedik olay karşısında oldukça sevinmiş ve Chrısty düzelebileceğini öğrenince kendisine özgüveni gelmişti.Ama önce Londraya gidildi . Chrısty'nin tedaviye yanıt verebileceği anlaşıldı.Chrısty geri döndü ve fizik tedavisine başladı.Artık hergün kliniğe tedaviye gidiyordu.Chrısty'nin homurdanmaları bir süre sonra konuşmaya çevrildi .Artık konuşabiliyordu.Chrısty kendi hayat hikayesini yazmaya başlamıştı.Kitabı yazarken doktorundan yardım alıyordu.Çünkü o da oyunlar yazıyordu.Doktoru Chrısty'nin daha iyi bir şekilde yazabilmesi için bir hoca tutmuştu.Chrısty kitabının yarısını bitirmişti.Doktoru beyinsel özürlüler semineri olacağını ve Chrısty'nin kitabını burada okumasını istedi. Chrısty'de kabul etti.Chrısty seminerde yazdıklarını okudu.O gecede ailesi,doktorları ve izleyen seyirciler Chrısty'le gurur duydular.
Kaynak:http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-290096.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)